Aylık ekonomi ve iş dergileri içerisinde takip ettiğim dergilerden biri olan Infomag'ın son sayfa yazarı Özgür Turan Mart ayı sayısında ilk kez karşılaştığım bir terim ile karşıma çıktı; Permakültür. Günümüzün güncel konusu Sürdürülebilir Kalkınma'nın temel ayaklarından biri olacağını düşünüğüm bu kavramın tam olarak ne anlama geldiğini öğrenmek için Wikipedi'den kopya çekersek;
Permakültür; ingilizce ‘permanent’ (kalıcı) ve ‘agriculture’ (tarım) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Permaculture kelimesi 1970’lerde Avustralyalı Bill Mollison ve David Holmgren tarafından, endüstriyel ve tarımsal sistemler tarafından yaratılan toprak, hava ve su kirlenmesine, kaybolan bitki ve hayvan türlerine, doğal olarak yenilenemeyen kaynakları yokedici ekonomik sisteme tepki olarak geliştirildi ve eski deneyimlerden oluşan bitki, hayvan ve sosyal sistemlerin bilgisine yeni fikirlerin eklenmesiyle, "kalıcı tarım" ve "kalıcı kültür" inşa etmek manasında kullanıldı.
Kavram zamanla değişik manalarda kullanılmış olmakla birlikte, günümüzde artık; gıda üretimi, arazi kullanımı ve topluluk inşa etmede sürdürülebilir ve etik bir tasarım usulü kullanmak olarak tanımlanabilir. Permakültür’ün diğer bir tanımı da "sürdürülebilir yerleşimler tasarlamak"tır.
Permakültür tasarımının temel amacı; bitki, hayvan ve insanları üretim amaçlı bir araya getirerek, bakımı kolay, istikrarlı, kendi kendine yeten bir düzeni “mümkün olan en küçük alanda” oluşturmaktır. Kaynak kullanımına bağlı olarak çevremiz ile ilgili daha kapsamlı düşünmeyi ve buna yönelik uygulamaları içerir. Bunları yaparken de doğadaki örneklerden ilham alır. Permakültürün ana teması ürün yetiştirilen ekolojik alanlar tasarlamaktır.
Kulağa her ne kadar fütüristik gelse de bu kavramın gün geçtikçe daha çok önem kazanacağı ve hayatımızın bir parçası haline geleceği kesin gibi. Ne dersiniz?
Daha fazla bilgi için; http://permaculture.org.au/
No comments:
Post a Comment