For those, who missed this beautiful speech:
My online archive of all the stuff I write or find about technology, innovation, leadership, entertainment, business and anything matters... Stay tuned!
Showing posts with label Sustainability. Show all posts
Showing posts with label Sustainability. Show all posts
Saturday, June 19, 2010
Saturday, March 13, 2010
Epuron - the power of wind
I would like to share a commercial video of Epuron, which is a leading german company when it comes to developing and financing renewable energy projects. They won a gold lion under the film category in the 54th edition of the Cannes International Advertising Awards.
Enjoy :-)
Enjoy :-)
Monday, March 8, 2010
Permakültür

Permakültür; ingilizce ‘permanent’ (kalıcı) ve ‘agriculture’ (tarım) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Permaculture kelimesi 1970’lerde Avustralyalı Bill Mollison ve David Holmgren tarafından, endüstriyel ve tarımsal sistemler tarafından yaratılan toprak, hava ve su kirlenmesine, kaybolan bitki ve hayvan türlerine, doğal olarak yenilenemeyen kaynakları yokedici ekonomik sisteme tepki olarak geliştirildi ve eski deneyimlerden oluşan bitki, hayvan ve sosyal sistemlerin bilgisine yeni fikirlerin eklenmesiyle, "kalıcı tarım" ve "kalıcı kültür" inşa etmek manasında kullanıldı.
Kavram zamanla değişik manalarda kullanılmış olmakla birlikte, günümüzde artık; gıda üretimi, arazi kullanımı ve topluluk inşa etmede sürdürülebilir ve etik bir tasarım usulü kullanmak olarak tanımlanabilir. Permakültür’ün diğer bir tanımı da "sürdürülebilir yerleşimler tasarlamak"tır.
Permakültür tasarımının temel amacı; bitki, hayvan ve insanları üretim amaçlı bir araya getirerek, bakımı kolay, istikrarlı, kendi kendine yeten bir düzeni “mümkün olan en küçük alanda” oluşturmaktır. Kaynak kullanımına bağlı olarak çevremiz ile ilgili daha kapsamlı düşünmeyi ve buna yönelik uygulamaları içerir. Bunları yaparken de doğadaki örneklerden ilham alır. Permakültürün ana teması ürün yetiştirilen ekolojik alanlar tasarlamaktır.
Kulağa her ne kadar fütüristik gelse de bu kavramın gün geçtikçe daha çok önem kazanacağı ve hayatımızın bir parçası haline geleceği kesin gibi. Ne dersiniz?
Daha fazla bilgi için; http://permaculture.org.au/
Sunday, December 13, 2009
Sustainability + Innovation = Sustainnovation
İnovasyon da sürdürülebilirlik de yeni kavramlar değil ancak günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar birbirlerinin içerisine geçmeye başladılar. Öyle ya, uzun yıllar süren araştırmalar ve yatırımlar sonucu ortaya çıkan yenilikçi bir ürün/hizmet/tasarım, sürdürülebilir olmadıkça neye yarar?
Üstelik artık söz konusu olan sadece yeni
ürününden elde edilen katma değerin sürdürülebilirliği değil, bu ürünün ortaya çıkarılması, tüketiciye sunulması ve tüketilmesi sırasında gerekli tüm hammadde, enerji kaynakları, dağıtım ve atık yönetiminin sürdürülebilirliği oldu.
Yaşlı dünyamızın kaynakları hızla tükeniyor, nufüsu çoğalıyor. Üstelik bu gelişme hiç de adil ve düzenli olmuyor. Günümüzde dünya kaynaklarının %80’i dünya nüfusunun %20 tarafından tüketilmekte. Bu duruma dur demenin tek yolu artık şirketlerin sorumluluk alarak ellerini taşın altına koymasından geçiyor.
Şirketler, dünya kaynaklarını günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir, geri kazanılabilir ve verimli bir şekilde kullanmaya başladıklarında görecekler ki, bu sayede ürettikleri ürünler ve hizmetler zaten yıllardır üzerinde kafa patlattıkları inovatif buluşlardan başka bir şey değil. Görecekler ki, çevre dostu/yeşil teknolojiler çok korktukları gibi rekabet güçlerine zarar vermeyecek, tam tersine piyasada ilk olmanın ve sürdürülebilir olmanın verdiği avantaj ile şirketlerini masmavi okyanuslara çıkaracak.
Dünyada bunun farkında olan şirketler yok mu? Elbette var; mesela FedEx, 700 uçağı ve 44.000 motorlu aracı ile günde 15 milyon litreden fazla benzin tüketiyor. Son yıllarda aldığı kararlar ile daha büyük kapasiteli uçak siparişleri ve hybrid araçlarla %38 benzin tasarrufu, elektronik imza ile döküman taşıma yöntemi ile de sebep olduğu karbon emisyonundan önemli ölçüde tasarruf sağlamış durumda. Bir başka örnek de P&G’nin düşük sıcaklıkta da üstün temizleme etkisine sahip çamaşır detarjanları ile sadece ABD’de 80 milyar kWh daha az elektrik enerjisi ve 34 milyon ton daha az karbon emisyonu sağlaması. Bu iki şirketin de içerisinde bulunduğu, toplam sermayeleri 6 trilyon doları bulan 209 üye şirket “Dünya Sürdürülebilir İş Konseyi” çatısı altında bu sürece destek veriyor. Türkiye’den bu konseye ilk ve tek üye şirket ise Eczacıbaşı Holding.
Gerekli olan şey çok daha fazla şirketin bu kaçınılmaz gerçeği
görmesi ve artık günü kurtaran çözümlere değil ortak geleceğimizi kurtaracak inovasyonlara yönelmesidir. Bugün nasıl “inovasyonun şartı sürdürülebilirlik” ise, yarın da “sürdürülebilirliğin şartı inovasyon” olacaktır.
Üstelik artık söz konusu olan sadece yeni

Yaşlı dünyamızın kaynakları hızla tükeniyor, nufüsu çoğalıyor. Üstelik bu gelişme hiç de adil ve düzenli olmuyor. Günümüzde dünya kaynaklarının %80’i dünya nüfusunun %20 tarafından tüketilmekte. Bu duruma dur demenin tek yolu artık şirketlerin sorumluluk alarak ellerini taşın altına koymasından geçiyor.
Şirketler, dünya kaynaklarını günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir, geri kazanılabilir ve verimli bir şekilde kullanmaya başladıklarında görecekler ki, bu sayede ürettikleri ürünler ve hizmetler zaten yıllardır üzerinde kafa patlattıkları inovatif buluşlardan başka bir şey değil. Görecekler ki, çevre dostu/yeşil teknolojiler çok korktukları gibi rekabet güçlerine zarar vermeyecek, tam tersine piyasada ilk olmanın ve sürdürülebilir olmanın verdiği avantaj ile şirketlerini masmavi okyanuslara çıkaracak.
Dünyada bunun farkında olan şirketler yok mu? Elbette var; mesela FedEx, 700 uçağı ve 44.000 motorlu aracı ile günde 15 milyon litreden fazla benzin tüketiyor. Son yıllarda aldığı kararlar ile daha büyük kapasiteli uçak siparişleri ve hybrid araçlarla %38 benzin tasarrufu, elektronik imza ile döküman taşıma yöntemi ile de sebep olduğu karbon emisyonundan önemli ölçüde tasarruf sağlamış durumda. Bir başka örnek de P&G’nin düşük sıcaklıkta da üstün temizleme etkisine sahip çamaşır detarjanları ile sadece ABD’de 80 milyar kWh daha az elektrik enerjisi ve 34 milyon ton daha az karbon emisyonu sağlaması. Bu iki şirketin de içerisinde bulunduğu, toplam sermayeleri 6 trilyon doları bulan 209 üye şirket “Dünya Sürdürülebilir İş Konseyi” çatısı altında bu sürece destek veriyor. Türkiye’den bu konseye ilk ve tek üye şirket ise Eczacıbaşı Holding.
Gerekli olan şey çok daha fazla şirketin bu kaçınılmaz gerçeği

Subscribe to:
Posts (Atom)