Sunday, December 13, 2009

Sustainability + Innovation = Sustainnovation

İnovasyon da sürdürülebilirlik de yeni kavramlar değil ancak günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar birbirlerinin içerisine geçmeye başladılar. Öyle ya, uzun yıllar süren araştırmalar ve yatırımlar sonucu ortaya çıkan yenilikçi bir ürün/hizmet/tasarım, sürdürülebilir olmadıkça neye yarar?

Üstelik artık söz konusu olan sadece yeni ürününden elde edilen katma değerin sürdürülebilirliği değil, bu ürünün ortaya çıkarılması, tüketiciye sunulması ve tüketilmesi sırasında gerekli tüm hammadde, enerji kaynakları, dağıtım ve atık yönetiminin sürdürülebilirliği oldu.

Yaşlı dünyamızın kaynakları hızla tükeniyor, nufüsu çoğalıyor. Üstelik bu gelişme hiç de adil ve düzenli olmuyor. Günümüzde dünya kaynaklarının %80’i dünya nüfusunun %20 tarafından tüketilmekte. Bu duruma dur demenin tek yolu artık şirketlerin sorumluluk alarak ellerini taşın altına koymasından geçiyor.

Şirketler, dünya kaynaklarını günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir, geri kazanılabilir ve verimli bir şekilde kullanmaya başladıklarında görecekler ki, bu sayede ürettikleri ürünler ve hizmetler zaten yıllardır üzerinde kafa patlattıkları inovatif buluşlardan başka bir şey değil. Görecekler ki, çevre dostu/yeşil teknolojiler çok korktukları gibi rekabet güçlerine zarar vermeyecek, tam tersine piyasada ilk olmanın ve sürdürülebilir olmanın verdiği avantaj ile şirketlerini masmavi okyanuslara çıkaracak.

Dünyada bunun farkında olan şirketler yok mu? Elbette var; mesela FedEx, 700 uçağı ve 44.000 motorlu aracı ile günde 15 milyon litreden fazla benzin tüketiyor. Son yıllarda aldığı kararlar ile daha büyük kapasiteli uçak siparişleri ve hybrid araçlarla %38 benzin tasarrufu, elektronik imza ile döküman taşıma yöntemi ile de sebep olduğu karbon emisyonundan önemli ölçüde tasarruf sağlamış durumda. Bir başka örnek de P&G’nin düşük sıcaklıkta da üstün temizleme etkisine sahip çamaşır detarjanları ile sadece ABD’de 80 milyar kWh daha az elektrik enerjisi ve 34 milyon ton daha az karbon emisyonu sağlaması. Bu iki şirketin de içerisinde bulunduğu, toplam sermayeleri 6 trilyon doları bulan 209 üye şirket “Dünya Sürdürülebilir İş Konseyi” çatısı altında bu sürece destek veriyor. Türkiye’den bu konseye ilk ve tek üye şirket ise Eczacıbaşı Holding.

Gerekli olan şey çok daha fazla şirketin bu kaçınılmaz gerçeği görmesi ve artık günü kurtaran çözümlere değil ortak geleceğimizi kurtaracak inovasyonlara yönelmesidir. Bugün nasıl “inovasyonun şartı sürdürülebilirlik” ise, yarın da “sürdürülebilirliğin şartı inovasyon” olacaktır.

No comments:

Post a Comment