Wednesday, July 27, 2011

Social Media and Your Business Communication Strategy

A very neat infographic about the "ideal link" between the social media and business communication strategies.

It speaks for itself... Enjoy!

Executive MBA Time @ Koç University!

I am so lucky to get a chance to realize another long-term dream of mine, and get enrolled to an Executive MBA program! It will start next week and will last 13 months. I am sure that it won't be easy at all. I already got the first assignment today (reading one case for the orientation day), but I am looking forward to meet my lecturers and classmates on the kick-off day on 3rd of August at Koç University.

Koç Executive MBA Program is ranked 57th by Financial Times last year (2010), moving up from 63rd place in 2009 and this ranking places Koç University Graduate School of Business among the leading graduate schools of business in the world.

I am sure, I will gain many in depth theoretical knowledge and practical experience in many areas, such as finance, marketing and strategy... but I am aware that, for the leadership skills there are a lot more to do...

I already knew that it depends only me how much I benefit from this education opportunity, but the below post was just what I needed to read right now! :-)

So, please join me in reading a short but very well put leadership lesson from the blog of Ana Dutra...
I hope you enjoy it as well!
Sinan

I have the privilege of being surrounded by an exceptional leadership team and periodically will invite a colleague to contribute to this blog. Here is a great piece on leadership development in MBA programs written by my colleague, Stuart Kaplan, COO of Korn/Ferry Leadership and Talent Consulting:



Do MBAs really learn to be leaders?

A disclaimer: I loved my MBA program. But, I graduated wondering, “When do I learn about leadership?”
 I went to a top school with very accomplished students, and one day I asked a peer, “When do you think we’ll learn about leadership?” A future management consultant, my friend said, “What would we need that for?” He continued, “Look, I want to use my mind, to look around corners, to help companies make great strategic decisions. The soft stuff is a waste of time.” Not certain who was more naïve, I said, “And what will happen when it’s no longer you and your spreadsheet and YOU are the leader of a team of consultants?” After 20 years in consulting, I know with certainty who was more naïve.

Next month, thousands of new MBA students will start school, awaiting mega-doses of finance, economics, marketing, operations, and strategy. Maybe an ethics course; maybe an entrepreneurism course. But few will learn leadership in the courses they take. While some schools – for example, Kellogg’s Executive MBA program, Vanderbilt’s Owen School full-time MBA, and Brown/IE’s Executive MBA program – have made great strides with leadership development, many programs have not. This is a problem; leadership MATTERS for MBA students.

Let’s not debate why leadership matters; that’s well documented. Instead, let’s focus on what you can do if your school (or your company!) short-changes the topic of leadership. How can you “own” your development as a leader?

First, know yourself as a leader, whatever your starting point. What are your leadership strengths; your weaknesses? What are your distinctive views or beliefs about effective leadership? What has been your personal journey that shaped your leadership beliefs? It is especially important to obtain objective data by asking others how they see you as a leader today. Seek out 360* assessments. Be bold. Self-awareness is the meta-competence in leadership effectiveness.

Second, know what leadership attributes matter for your career aspiration. Characteristics of effective leaders differ greatly in entrepreneurial situations, large-organization general management, swat-team consulting environments, etc. Find out “what matters” by asking people in those professions.

Third, develop intentionally. Don’t leave your leadership development to chance. Once you know your gaps, seek to close them, take risks, ask for help, and learn from mistakes. It all adds up.

Fourth, tell others about who you are as a leader. Be assertive. Make the abstract concrete. This turns thought into action and creates belief and forward momentum. Then, watch how others rally around to support your goals.

…and be sure to enjoy your MBA experience!

Thursday, July 21, 2011

Liderlik Üzerine Okuduğum En İyi Kitap!

Bir kaç günden beri devam eden "kişisel yazılar" serisine bugünkü yazımla bir son vermek istiyorum. Daha eğlenceli konulara geçmeden önce bahsetmek istediğim son konu; geçtiğimiz ay katıldığım bir liderlik seminerinde gerçekleştirilen sunum üzerine olacak.



Management Centre Türkiye (MCT) firmasından bir eğitimcinin hazırlamış olduğu sunumun adı: "Liderlik Bir Ruh Halidir" idi. Eğitmen Tanyer Sönmezer, şu ana kadar izlediğim tüm sunumlardan farklı olarak, sahnede kendisine eşlik eden bir trio (keman, akordeon ve kontrabas) ile birlikte oldukçe eğlenceli bir şov gerçekleştirdi. Bazen çalan şarkıların ismini bulmamızı isteyerek, bazen de müzik eşliğinde danslar ederek sunumun içeriğine teatral yeteneğini de kattı ve ilgiyi tüm sunum boyunca ayakta tutmayı başardı. Gerçekten etkileyici bir performanstı.

Bununla birlikte benim için bu sunumun bir başka önemi de, yine bu blog'u ilk yazmaya başladığım zamanlarda okuduğum ve burada oldukça detaylı bir şekilde paylaştığım bir kitabı baz almasıydı. Marshall Goldsmith'in "İş Dünyasında Zirveye Giden Yol" ya da orijinal ve çok daha güzel ismiyle, "What Got You Here, Won't Get You There" kitabı.

Detaylarını aşağıdaki linkten uzun uzun okuyabileceğiniz bu kitabın bence en önemli özelliği, bir çok liderlik kitabının aksine; göstermemiz gereken değil, göstermememiz gereken kişisel özelliklere odaklanması ve başarılı bir lider olmak için neleri yapmamamız gerektiğini, yalın ve basit örneklerle birlikte çok akıcı bir şekilde anlatmasıydı.

Okuduğum dönemde kitap o kadar hoşuma gitmiş ve o kadar iştahla anlamıştım ki, o zamanki müdürüm kitabı benden alıp okuduktan sonra 15 tane daha sipariş verip tüm iş çevresine dağıtmıştı. :-) Okuyan herkesin de benzer şekilde beğendiğini ve faydalandığını sanıyorum.

Kitabın detaylı özeti burada: https://sinansweblog.blogspot.com/2010/05/what-got-you-here-wont-get-you-there.html ancak iyi bir lider olabilemek için vazgeçmemiz gereken alışkanlıkları başlıklar halinde vermek gerekirse:
  1. Zafer takıntısı
  2. Gereğinden fazla yorum yapmak 
  3. Yargılamak 
  4. Yıkıcı yorumlar yapmak 
  5. Söze “Hayır”, “Fakat” veya “Halbuki” ile başlamak 
  6. Dünyaya ne kadar akıllı olduğunuzu haykırmak 
  7. Sinirliyken konuşmak 
  8. Olumsuzluk veya “İzin verin, neden işe yaramayacağını açıklayayım” tutumu 
  9. Başkalarından bilgi esirgemek 
  10. Karşımızdakini hak ettiği şekilde takdir etmemek 
  11. Hak etmediğimiz itibara sahip olduğumuzu iddia etmek 
  12. Bahaneler uydurmak 
  13. Geçmişe takılıp kalmak 
  14. Adam tutmak 
  15. Pişmanlığı dile getirmekten çekinmek 
  16. Dinlememek 
  17. Karşımızdakine duyduğumuz minnettarlığı ifade etmemek 
  18. Elçiye zeval vermek
  19. Sorumluluğu başkasına yüklemek 
  20. Aşırı derecede “kendim olma” isteği
Hadi bunların hiçbirisi bende yok deyin bakalım! :-) Mümkün mü?

Hepimiz maalesef bunların birçoğunu gündelik hayatımızda farkında bile olmadan yapıyoruz ve çevrenin de çok farklı olmaması sebebiyle kendimizi normalleştiriyoruz. Halbuki, yukarıdaki listeye teker teker baktığınızda herhangi birine; "hah, işte bu özellik aslında o kadar da kötü değil" diyebiliyorsunuz?  :-)

Son olarak bir soru daha sorayım: "Sizce bunlardan en ölümcül olanları hangileri?"

Wednesday, July 20, 2011

Blog Yazmanın Dayanılmaz Hafifliği!

Blog yazmaya karar verme hikayemi bir kaç gün önceki Tom Kelley'i Özleyenler İçin yazımda da kısaca anlatmaya çalışmıştım. Bugün biraz bu konuyu deşmek istedim.

Hepimiz gün içerisinde onlarca farklı kaynaktan bilgi sağanağına tutuluyoruz. Bunlar; işimiz, özel hayatımız, hobilerimiz, kısacası her konuda olabiliyor. Bu binlerce bilgiden gerçekten önemli olanları kendimize saklıyor ve ileride kullanmak üzere bulabildiğimiz tüm iç ve dış kaynağa (internal & external hard disk'e) :-) kaydetmeye çalışıyoruz. Bunlar beynimiz, karalama defterleri, word dokümanları ve gittikçe artan bir şekilde sosyal medya (blog, twitter, facebook) olabiliyor.

Bu blog işte benim external hard disk'im. "Beğendiğim, unutmak istemediğim ve belki başka birinin de gözüne çarparsa onun da işine yarayabilir" dediğim bilgileri saklıyorum burada. Kişisel konulara mümkün olduğunca girmiyorum ve yukarıda blog'un başlığının da altında yazdığı gibi hayat, teknoloji, inovasyon gibi bir çok konuda kendime sanal bir arşiv yaratıyorum.

Bu işin kişisel tatmin tarafı, elbette. Her ne kadar ismi "kişisel blog" olsa da bunu tüm dünyaya açık yapmak inanın çok farklı bir iş. Tanıdık tanımadık herkese "bak, ben bunu çok beğendim, hadi sen de bak!" diye bağırmak, hele bir de gerçekten de biri bakıp cevap verirse insanı gerçekten çok mutlu ediyor. Bir de Google Analytics'den rapor almaya başlarsınız kendinizi bir anda yazar bile sanmaya başlayabilirsiniz, o yüzden dikkat etmek de lazım. :-)

Çok uzatmayayım. Bu blog'a başlamak gerçekten de verdiğim en iyi kararlardan biri oldu. Eğer bu satırları okuyup da hala bu noktada kararsız kalan biri varsa, hemen şimdi sağ üst köşedeki Blog Oluştur tuşuna bassın ve yazmaya koyulsun! :-)

Bana haber verirseniz, ilk takipçiniz ben olacağım, söz!
Sevgiler.
 
Sinan

Tuesday, July 19, 2011

Tuvalet 2.0

İnsanın işi tuvalet kağıdı ile ilgili olunca ister istemez algıda seçicilik devreye giriyor ve bazı haberler normalden daha fazla ilgisini çekiyor. Belki sizler de farkındasınızdır, bir çok kültürde önemli bir tabu olan, "tuvalet kapısının kapanması ile arkasında yaşanan şeyler" çok yakın zamanda birbirinden çok farklı platformlarda tartışılmaya başlandı.

Bunlardan birincisi yaklaşık iki ay kadar önce Selpak'la Tuvalete Merhaba programı ile başladı. Ailelerin çocuklarının bebeklikten çıkarak bezlerini terkettikleri dönemi daha rahat geçirmelerini sağlamak amacıyla başlayan bu sosyal sorumluluk projesinde Prof.Dr. Bengi Semerci ile ortak bir facebook sayfası oluşturularak ingilizcede potty training adı verilen tuvalet eğitimi için destekleyici bilgiler ve videolar paylaşılmaya başlandı.

Çok kısa sürede onbinden fazla beğeni toplayan sayfa, bu süreci sorunsuzca atlatmak isteyen anne ve babalar için çok faydalı bir platform haline geldi.

İlgilenenler için adresi: http://www.facebook.com/?ref=home#!/Selpak

Bundan biraz daha farklı olmakla birlikte daha büyük çaplı bir sosyal sorumluluk projesine de çok yakın zamanda Bill Gates ve eşi Melinda Gates'in ortak vakfı; Bill & Melinda Gates Foundation başladı.

"Let's Reinvent the Toilet" ismini verdikleri bu proje ile ana hedefleri, dünya üzerindeki nufüsün henüz 1/3'ine ulaşabilen standart sifonlu tuvalet yerine farklı bir tuvalet konsepti geliştirmek. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde temel eksiklik olan "altyapı ve su kaynağı" gerektirmeyen bu yeni konsepte de "Tuvalet 2.0" adını vererek sanırım Bill Gates'in IT geçmişine de bir gönderme yapmaktan geri durmuyorlar. :-)

İşin şaka yanı bir tarafa, proje ile amaçlanan ana hedefler;
  • İcat edildiği 18. yüzyıldan bu güne dünyanın kaynaklarını verimli kullanmaması ve yaygınlaşamaması sebebiyle tam anlamıyla başarılı olamayan standart tuvaletin eksiklerinin belirlenmesi,
  • Sofistike kanalizasyon altyapısı ve su kullanımı gerektirmeyecek bir tuvalet konsepti geliştirilmesi ve
  • Geliştirilecek yeni tuvalet konsepti için ilgi ve bağış toplamak (Vakfın kendi ayırdığı $41.5 milyon haricinde)
Proje hakkında görsel bir videoyu hemen aşağıda görebilirsiniz.



Son olarak da takip ettiğim ve sizlerle de paylaşmak istediğim bir blog var. Adı Tuvalet Gurusu ve adresi: http://tuvaletgurusu.blogspot.com/.

Oldukça ilginç bu blog'da tuvalet gurularımız ülkemizin çeşitli noktalarında tecrübe ettikleri (!) tuvaletlerin değerlendirmesini oldukçe eğlenceli bir dille yaparak puanlıyorlar. Tatsız süprizler yaşamamk için arada bir bakmakta fayda var.

Tabu dedik ama konu hakkında amma yazacak şey varmış! :-)
Ne dersiniz, bildiğimiz anlamda tuvaletin sonu gerçekten geldi mi acaba?

Peki siz Bill Gates'in yerinde olsanız ve paranızı bu işe yatırıyor olsaydınız, (tuvalet tecrübelerinize dayanarak) neleri değiştirirdiniz? :-)

Monday, July 18, 2011

Tom Kelley'i Özleyenler İçin


Bu blog'da yazdığım ilk yazılardan biri Tom Kelley hakkında idi. 2009'un Aralık ayında henüz "10 Faces of Innovation" kitabını bitirmiş ve beni gerçekten de etkileyen bu kitabın içeriğini çevremle paylaşmak için yanıp tutuşuyordum. Üşenmeden bir özetini çıkartmış ve şirketimde ilgisini çekeceğini düşündüğüm herkesle paylaşmıştım. Daha da ileri gittim ve şirket portalı ve bülteninde de bu yazımı yayınlattım.

Fakat bu sefer bu paylaşımların da yeterli olmayacağını anlamış ve uzun bir zamandan beri aklımda olan bir blog açma fikrimi hayata geçirmeye karar vermiştim. Amacım, bu sanal dünyada, ilgimi çeken konular, yazı ve videoları paylaşabileceğim ve paylaştığım zaman başkalarının da ilgisini çekerek faydalanbileceklerini düşündüğüm bir alana sahip olmaktı.

İki seneyi aşkın bu süre içerisinde zaman zaman aralar versem de yine de bu amacımı gerçekleştiriyorum ve bu da bana büyük bir tatmin duygusu veriyor. Bu kadar nostalji yaptıktan sonra konuya dönersek :-) yukarıda bahsettiğim kitabında "şirketlerde başarılı bir inovasyon kültürünün kurulmasında" kritik öneme sahip on ana karakteri inceleyen Kelley bunları şu isimlerle adlandırıyordu:

Antropolog, Deneyci, Çaprazlayıcı, Mücadeleci, İşbirlikçi, Yönetmen, Deneyim Mimarı, Set Tasarımcısı, Hizmet Ustası ve Hikayeci.
Bunlar arasında kendimi en yakın gördüğüm karakterin (hala) "Çaprazlayıcı" olduğunu belirtip merak edenleri aşağıdaki linkte detaylarını okumaya davet ediyorum.

https://sinansweblog.blogspot.com/2009/12/10-faces-of-innovation.html


Son olarak da bunca sene sonra tekrar karşıma çıkan ve bu satırları bana yazdıran Tom Kelley'e ve Nielsen Consumer 360 toplantısında yaptığı aşağıdaki konuşmaya gelelim. IDEO firmasının sahibi ve tasarım/inovasyon gurusu Kelley, kitabında da bahsettiği 10 karakterden biri olan antropolog'un günümüz tüketim dünyasındaki önemi ve tüketiciyi anlama yolculuğunda "nesnelere değil fiillere" önem vermemizi öğütlüyor aşağıdaki 3 dakikalık konuşmasında.

Her zaman olduğu gibi; net, anlaşılır ve hedef odaklı!
İyi eğlenceler!

Thursday, July 14, 2011

Apple'ın suyusunu çıkarmak!

Tamam, son dönemlerde teknoloji, sanat, eğlence alanlarında "en popüler" ne varsa bir şekilde bir Apple ürünü ve dolayısıyla Steve Jobs ile bir bağlantı kurduruyor. Bu da ister istemez hem Jobs hem de Apple hakkında sayısız makale, kitap, blog yazısı vb. doküman oluşturulmasına neden oluyor.

Ama bugün farkettiğim bir kitap (ki yeni de değilmiş, Amerika'da 11 Eylül 2009'da çıkmış) bana, yok artık dedirtti. Kitabın ismi şöyle: The Presentation Secrets of Steve Jobs: How to Be Insanely Great in Front of Any Audience ve yazarı Carmine Gallo isimli (bana göre fırsatçı) bir Businessweek.com yazarı.

Sunum yeteneği elbette öğrenilebilen ve geliştirilebilen birşey ama elinizde bir iPad ya da bir MacBook Air olmadan bu sunumları böyle etkileyici yapabilir misiniz acaba? Bence Jobs'un asıl başarısı, onu bu sahneye taşıyan inovasyona dayalı şirket kültürü ve ürün geliştirme/pazarlama stratejilerinde yatıyor. Bunları sağladıktan sonra böyle sunum yapmak zaten işin en kolay kısmı.

Sonuç olarak Jobs'un etinden ve sütünden faydalandık, geriye bir sunum yeteneği kaldı ve onu da kapacağız diyorsanız sizi aşağıdaki linke davet ediyorum. Ama bir mucize de beklemeyin derim :-)

Change Management

Hello to all,

Let me update you with my recent activities. To be honest, It has been a quite exciting and motivating summer until now. I am taking part in a "leadership training" at work and it has many modules which influences me completely. Such as, getting formal education on leadership, having a professional coach, attending to Harvard Business School's online Harvard Manage Mentor program and etc.

In the first part of this education we are focusing on "self awareness" and "knowing yourself". Because these are the only prerequisites to start my journey of change management to become a good leader (to lead my personal and professional life), I am taking it extremely important!

Since this change is my responsibility and depends only on me, I am also looking for some other relevant sources of information to support this journey as well. This video from TED is one of the new findings I would like to share with you as a starting point. It is short, clear and highly motivating to show you how to take the lead of your own change management. I loved it, and I hope you'll love it too.

BTW, to give you a "heads up", you can imagine, leadership issue will be a dominating topic for my posts for a while :-)

(Also, please keep in mind that currently I am using my twitter account (@yorgans) more frequently than this blog. So, follow me for my shorter but more updated relevant posts @twitter in case you are interested)

Finally, please enjoy this video from Matt Cutts and comment on it with your "something new" :-)
I will tell mine to the commentators. :-)
Cheers.



Monday, July 4, 2011

First Follower: A Funny Leadership Lesson Video

Hiç ingilizce bilmeseniz de videoyu izlemek gerekli mesajı almanıza yetecektir diye umuyorum.
Lider tek başına olmayı ve farklı görünmeyi göze alacak cesarete sahip olmalıdır ama asıl ilk takipçisi, onu yalnızlıktan kurtararak gerçek bir lider yapar.

(İkinci takipçi, bir dönüm noktasıdır ve artık bir kitle oluşmaya başlar ve devam eder...)




Daha fazla detay için: http://sivers.org/ff
İyi pazarlar!