Wednesday, July 20, 2011

Blog Yazmanın Dayanılmaz Hafifliği!

Blog yazmaya karar verme hikayemi bir kaç gün önceki Tom Kelley'i Özleyenler İçin yazımda da kısaca anlatmaya çalışmıştım. Bugün biraz bu konuyu deşmek istedim.

Hepimiz gün içerisinde onlarca farklı kaynaktan bilgi sağanağına tutuluyoruz. Bunlar; işimiz, özel hayatımız, hobilerimiz, kısacası her konuda olabiliyor. Bu binlerce bilgiden gerçekten önemli olanları kendimize saklıyor ve ileride kullanmak üzere bulabildiğimiz tüm iç ve dış kaynağa (internal & external hard disk'e) :-) kaydetmeye çalışıyoruz. Bunlar beynimiz, karalama defterleri, word dokümanları ve gittikçe artan bir şekilde sosyal medya (blog, twitter, facebook) olabiliyor.

Bu blog işte benim external hard disk'im. "Beğendiğim, unutmak istemediğim ve belki başka birinin de gözüne çarparsa onun da işine yarayabilir" dediğim bilgileri saklıyorum burada. Kişisel konulara mümkün olduğunca girmiyorum ve yukarıda blog'un başlığının da altında yazdığı gibi hayat, teknoloji, inovasyon gibi bir çok konuda kendime sanal bir arşiv yaratıyorum.

Bu işin kişisel tatmin tarafı, elbette. Her ne kadar ismi "kişisel blog" olsa da bunu tüm dünyaya açık yapmak inanın çok farklı bir iş. Tanıdık tanımadık herkese "bak, ben bunu çok beğendim, hadi sen de bak!" diye bağırmak, hele bir de gerçekten de biri bakıp cevap verirse insanı gerçekten çok mutlu ediyor. Bir de Google Analytics'den rapor almaya başlarsınız kendinizi bir anda yazar bile sanmaya başlayabilirsiniz, o yüzden dikkat etmek de lazım. :-)

Çok uzatmayayım. Bu blog'a başlamak gerçekten de verdiğim en iyi kararlardan biri oldu. Eğer bu satırları okuyup da hala bu noktada kararsız kalan biri varsa, hemen şimdi sağ üst köşedeki Blog Oluştur tuşuna bassın ve yazmaya koyulsun! :-)

Bana haber verirseniz, ilk takipçiniz ben olacağım, söz!
Sevgiler.
 
Sinan

No comments:

Post a Comment