Sunday, October 31, 2010

The Young Turks

Cenk Uygur, host of TYTImage via Wikipedia
I discovered a very interesting site "The Young Turks" by getting a chance to listen the founder of the site Cenk Uygur at a conference last week.

Yes, the founder Cenk is originally Turkish, however he is living in US for more than 30 years and has a very diverse background. Even though Cenk was born in Istanbul, he and his family immigrated to the United States in the late 70's, when he was eight years old. After graduation Business and Law he decided to start his career as a radio host. After many years of hard work, he managed to make his project "The Young Turks (TYT)" the largest online news show in the world.

Then, let's start with the definition of Young Turk, other than its literal meaning:

Young Turk (n), 1. Young progressive or insurgent member of an institution, movement, or political party. 2. Young person who rebels against authority or societal expectations. (American Heritage Dictionary)

This is what they define themselves and use YouTube for their hosting platform for the online shows and programmes. Except the regular TYT Show, Cenk has appeared on television on numerous occasions on MSNBC, CNN Headline News, E! Entertainment Television, Aljazeera, ABC News, Voice of America, NPR and the Fox News Channel.

And On October 21, 2010 MSNBC announced that Uygur had been officially hired as a contributor and substitute anchor for the network. Previously, Uygur had periodically guest hosted and appeared on numerous MSNBC programs.

I found them very successful and funny. If you would like to get more of The Young Turks, please watch the below self promotion video. I am sure we all be hearing from them more soon...
Cheers.


Enhanced by Zemanta


Yeni Medya Düzeni Konferansı

26 Ekim Salı günü İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde gerçekleşen “Yeni Medya Düzeni Konferansı” ile ilgili aldığım notlar aşağıdaki gibidir. Faydalanmanızı dilerim...


Chris Anderson (Wired Dergisi'nin genel yayın yönetmeni):

Konuşmanın ana başlığı: “Tablet Çağında Medyanın Geleceği” idi. Chris Anderson, derginin iPad uygulaması üzerinden yürüttüğü sunumunda tablet bilgisayarların ‘kültür tüketimine getirdiği farklılıkla yeni bir çağı başlattığını’ söyledi. iPad’i bir telefonun taşınabilirliğini, kullanım esnekliği ile birleştirebilmiş bir cihaz olarak adlandırdı.

Film izlenip müzik dinlenebilen, kitap ve gazete okunabilen, kullanıcıya çok farklı uygulama ve deneyimleri sadece tek bir ekranda yaşatan tabletlerin “bir yaşam biçimi” haline geleceğini savundu. “Kindle, insanların ekrandan kitap okuyabileceğini kanıtladı” diyen Anderson iPad’i aşağıdaki formülle özetledi:

iPad = iPhone + Kindle + Bulut (Cloud)

Tabletlerde kullanıcı dikkatinin basılı ve web sayfalara kıyasla çok daha fazla olduğunu belirten Anderson bunu rakamlarla da gösterdi:

Basılı yayın: 60 dakika
Web: 3 dakika
iPhone: 55 dakika
iPad: 100 dakika

Tabletler, beş ana unsuru mobil olarak kullanıma sokuyor:

1. Web’de gezinme
2. Oyunlar
3. Yararlı uygulamalar (apps)
4. Zengin multimedya deneyimi
5. Video

Tabletleri üçüncü jenerasyon bilgisayar teknolojisi olarak nitelendiren Anderson şöyle ekledi: “Çok uzak olmayan gelecekte netbook’ların yerini alacağını düşünüyorum”.

Geleneksel bilgisayar uygulamalarında tabletlere kayarken de aşağıdaki değişimlerin gerçekleşeceğini belirtti:
Klavye --> Parmak
İş --> Oyun
İlgi dağınık --> Odaklı ilgi
3 dk.’lık oturumlar --> 40 dk.’lık oturumlar
Ücretsiz --> Paralı

Wired dergisinin iPad uygulaması üzerinde grafik ve gezinme özelliklerini gösteren Anderson, bu keyifli deneyimi yaşamak için kullanıcının, derginin basılı edisyonundan bile daha fazla ücret ödeyerek abone olduğunu söyledi. “Tablet bilgisayarlar, mobil iletişimin içine doğan kuşağın medya taşıyıcısı olacak” diyen Anderson’a göre özel içeriği ücretlendirme dışında uygulamalar için henüz farklı gelir modelleri kurulamadığını belirtti. Wired’in iPad uygulaması ayda yaklaşık 200.000 kere indirilmiş ve şu anda en popüler iPad uygulamaları listesinde 1 numara.


Arthur Sulzberger (New York Times’in CEO’):

Konuşmasına, "Dijital medyanın en önemli işlevi demokrasiyi canlı tutmaktır" diye başlayan Sulzberger, "New York Times okuru gazetesinin baskı haline bağlı bir okurdur. Her gün en az yarım saatinin gazetesini okumaya ayırır. (Ortalama gazete okuma süresi 10 dakika iken) Ancak yine de kurum olarak, okuyucunun çoğunluğu neredeyse oraya gitmemiz gerektiğini biliyoruz. “ dedi.

New York Times'ın 15 yıllık internet gazeteciliği serüvenini anlatan Suzlberger, bu süreçte tek değişmeyen şeyin habere olan bağlılık olduğunun altını çizdi. 1995’de sadece 25.000 hit alan NYT internet sitesi 2010 yılında bu rakamı 16 milyon seviyelerine taşımış. Facebook ve Twitter'ın gazetelerin görünürlüğünü artırdığını belirten NYT CEO'su, bu sitelerde haberlerin spor ve magazin konularından daha fazla paylaşıldığını söyleyerek, haberin yeni medya düzeninde de önemini koruduğuna işaret etti.

"Haber olmazsa, yeni medya alanında gösterilen tüm çabalar yersiz olur" diyen Sulzberger, gazetesinin internet sitesinin 2011 yılından itibaren kademeli bir şekilde ücretli içerik sağlayacağını da duyurdu.

Dünyanın en etkili medya gruplarından birini yöneten Sulzberger, yeni medya düzeninde geçerli olacak 3 temel fikri ise şöyle sıraladı:

1. Kaliteli bilgi her zaman gerekli olacak.
2. Daha fazla insan gazetelere ulaşabilecek ve gazetecilik yapabilecek.
3. Demokrasi gazeteciliğin düzgün işlemesine bağlı olacak.



David Goodman (CBS Interactive Music Başkanı):

last.fm, radio.com, AOL Music, Yahoo! Music gibi markalarla müzik sektörünün en büyüklerinden biri olan CBS İnterakif Müzik'in başındaki isim David Goodman radyo ve online radyo servisleri hakkında konuşurken, radyonun geleceğine dair de öngörülerde bulundu.

İnternet ve online radyo servisleriyle beraber radyonun öldüğü tespitlerine katılmayan CBS yöneticisi, "Günlük 236 milyondan fazla kişiye ulaşan radyo tamamen hayatta ama başka bir şeye dönüşüyor." dedi. Goodman, klasik radyoyu ücretsiz müzik yayını yapan bir servis olarak nitelerken online radyoyu kişiselleştirilebilir, çok daha çeşitli, çok daha güçlü bir hizmet olarak tanımladı ve online radyoda ücretli üyelik gibi farklı ekonomik modellerin de uygulanabildiğinin altını çizdi.

Goodman'a göre online servisler sayesinde artık daha çok yayın, daha çok radyo istasyonu ve bundan dolayı da çok daha fazla müzik var. Müziğe erişim de artık daha kolay. "İnternete bağlı her cihaz bir radyoya dönüştü." diyen Goodman, CBS'in cep telefonundan radyo dinleyen kullanıcı kitlesinin iPhone aplikasyonu gibi özellikler sayesinde son iki yılda 2 milyondan 13 milyona çıktığını açıkladı.

Online radyonun kolay erişim, fazla seçenek ve fonksiyonellik sayesinde üstünlük sağlayacağını öngören Goodman, telif sorunları ve streaming kalitesinin yükselmesiyle online radyonun yükselişinin daha da hızlı olacağını ifade etti.


Cenk Uygur (The Young Turks Platformunun Kurucusu):

Konferansa video konferans ile Los Angeles’dan katılan ve aylık 18 milyondan fazla izlenmeyle YouTube iş ortakları arasında ilk 100’e giren, internet üzerinden canlı yayınlanan ilk günlük talk show ‘The Young Turks-Genç Türkler’in sunucusu Cenk Uygur kısa sürede bir fenomen haline gelen programının bunu sıfırdan başlayarak nasıl gerçekleştirdiğini Yeni Medya Düzeni konferansında anlattı.

“Televizyonda ya da radyoda bir talk show hazırlıyorsanız, başlangıçta belirli bir izleyicinizin olması garantidir ancak bunu internette yaparsanız başlangıçta kimsenin sizden haberi yoktur” diyen Uygur’un başarılı olacağına başlangıçta kimse inanmamış. Ancak kendi değişiyle o ve ekibi internete, internet de onlara inanmış. Programın başarısının temelinde izleyici ile olan güven ilişkisi yatıyor. Elbette izleyiciyi çekmek için farklı ve otantik olmak gerekiyor. Ancak Uygur’a göre bu yeterli değil, programın yararlı olması ve bir değer taşıması başarı için olmazsa olmazlardan.

Peki bu programı internette yapmak ne anlama geliyor? “Programınız ulusal kanalda da yayınlanıyor olsa dünya genelinde yerel kalıyorsunuz ancak YouTube’da olursanız dünyadaki her eve girebilirsiniz” diyerek cevaplıyor Uygur. Ancak vurgulanması gereken bir şey daha var. Kendi internet sitenizde yayın yapıyorsanız bu da bir anlamda internet üzerinde yerel kalmak anlamına gelebilir, ulaştığınız kitle yine de sınırlı kalabilir. Ancak The Young Turks’un yaptığı gibi YouTube ile işbirliği yaparsanız internette de evrenseli yakalamışsınız demektir. YouTube’un aynı zamanda dünyanın ikinci en büyük arama motoru olduğunun da altını çizen Uygur, bu sayede programının ne kadar erişilebilir olduğunu belirtiyor.

Uygur’a göre gelecek internet televizyonculuğunun olacak. Google TV ve Apple TV’yi hatırlatarak, insanların gelecekte zaplama yapmayacağını, izleyecekleri program ya da dizinin adını yazarak istediği şeyi istediği zamanda izleyebileceklerini söylüyor ve ekliyor “bu bizim program için iyi ancak TV kanalları için tam bir kabus olacak.”


Seth Godin (Pazarlama Gurusu):

Salona video konferansla New York’tan bağlanan ve değişime uymak yerine direnmenin hata olacağını söyleyen Godin, televizyonun değişeceğini iddia etti. Ancak değişen medya düzeninde eski alışkanlıklar ile pazarlama yapmanın en büyük hata olacağını belirtti.

Hayatta bir çok şeyin sanki bir kullanım kılavuzuna göre yapıldığını, farkın, bunun dışına çıkmak olduğunu “üçüncü pasta örneği” ile anlattı:

“Pastayı ilk seferde tarifine uygun olarak yaparsın. İkinci sefer de tarifine göre yaparsın. Ancak üçüncü seferde doğaçlama ile daha iyisini yapmaya çalışırsın. Çok büyük ihtimalle başarısız olursun ve önüne iki seçenek çıkar: Ya denemeye devam edeceksin, ya da tarife geri döneceksin… İnovasyon, denemek ve hata yapmakla eş anlamlıdır ve sadece denemeye devam edenler mükemmel bir tatla (inovasyonla) ödüllendirilirler.”

"Devrimler imkansızı başarır" diyen Godin bunu da şöyle açıkladı:

Henry Ford Model T’yi üretmeden hemen önce: “Ben otomobil diye bir şey üreteceğim, devlet de otomobil için yollar yapacak, şirketler petrol çıkartıp, benzin istasyonu ağı kuracak, McDonalds drive-in’ler açacak”, dese kim inanırdı...

İnsanların okullarda gereksiz bilgiler ile doldurulduğunu, adeta bir makine için değiştirilebilen parçalar haline getirildiği söyleyen Godin, problem çözen insanlar yerine işçiler yaratıldığını ifade etti ve şöyle dedi: "Eğer sisteme uyuyorsanız fark edilmezsiniz. Sıradan insanlar fark yaratamaz, farkı farklı insanlar yaratır."

CMO (Chief Marketing Officer) ünvanının değişmesi ve Chief Movement Officer olması gerektiğinin altını çizen Godin, pazarlamanın şirketleri ileri itmesi ve liderlik etmesi gerektiğini belirtti ve pazarlamada daha ucuzu önermenin hata olduğunu, “her zaman (senden) daha ucuz olan vardır” diyerek sözlerini tamamladı.

Sunday, October 24, 2010

İnternette başarı için ne gerekli?

Sizlerle NTVMSNBC'de yayınlanmış, internet ortamında son yıllarda başarı kazanmış 12 şirketi ve bu şirketlerin yaratıcılarının baskın karakter özelliklerinin incelendiği bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Benim de kişisel olarak en çok ilgimi çeken üç şirketi aşağıda bulabilirsiniz:

KARARLILIK

Steve Jobs
Apple/NeXt/Pixar

'Kararlılık' sözcüğü için sözlükteki karşılığına bakarken yanında Steve Jobs'un ismi yazmıyorsa sözlükte bir hata olduğu düşünülebilir. Jobs 2005'te Stanford Üniversitesi'nde yaptığı ünlü konuşmasında genç mezunlara 'kararlılık' hakkında bolca öğüt vermişti. Jobs 1980'lerde kendi kurduğu şirketi Apple'dan nasıl kovulduğunu ve yaşadıklarını şu şekilde özetledi: "30 yaşındaydım ve kapı dışarı edilmiştim. Endişe, bir girişimcinin hayatında olmazsa olmaz hislerden biridir, fakat kurduğum şirketin tepesindeyken alaşağı edilip şirketi başkalarının elinde görmek gibisi yok."

Steve Jobs yaşadığı çaresizliği, 'iCon' adlı kitapta intihar planları yaptığını açıklayarak dile getimişti. Çoğu insanın vazgeçeceği noktada Jobs'un kararlılığı ortaya çıktı. O zamanlarda iki sıradan şirket olan Pixar ve Next'i çok yüksek noktalara taşıdı ve sonunda zor durumdaki Apple'ın başına geçerek şirketi zirveye oturttu. Jobs'un silikon vadisinde kalma konusundaki kararlığı başarısının 'açık formülü'.

YENİLİKÇİLİK

Sergey Brin ve Larry Page
Google

Google'ı kurucuları Sergey Brin ve Larry Page para peşinde koşan iki işadamı değildi. Sadece en iyi arama teknolojisini oluşturmaya çalışan iki 'hacker'dılar. Google'ı yapılandırırken bu işin nasıl sonuçlanacağına dair net bir fikirleri de yoktu. İçlerinde sadece yeni bir şey üretme isteği ve gerçekten üst düzey bir teknoloji açlığı vardı. 90'lara ağırlığını koyan Yahoo! ve Lycos gibi birçok arama motoru, Google'un bindiği treni kaçırdılar ve şimdi sadece uzaktan izlemekle yetiniyorlar. İkili, Google Adwords açılıncaya kadar yeterince para kazanamadı, fakat adanmışlıkları ve sabırlarıyla internet devriminde önemli rol sahibi oldular.

DENEYSELLİK

Mark Zuckerberg
Facebook

Başarılı girişimciler yarattıkları ürün başarılı olduktan sonra rahat koltuklarının, zaferin tadını çıkarmayı severler. Normal olarak başarıya ulaşmış bir üründe büyük değşikilikler yapmak grişimcileri genelde korkutur. Bu görüşün en büyük düşmanı Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’ten başkası olmasa gerek. Facebook dev bir sosyal iletişim ağı haline geldikten sonra bile Zuckerberg sitenin arayüzünde köklü değişiklikler yapmaktan hiç çekinmedi. Yaptığı hamlelerle tabuları yıkan Zuckerberg değişimle en başta eleştiriler alsa da şu anda işler oldukça iyi gidiyor gibi gözüküyor. Yapılan değşikilik sonrasında Facebook değerini ikiye katladı ve hala büyümeye devam ediyor.

Diğer karakter özellikleri ve başarı hikayeleri için NTVMSNBC'deki ana yazıdan devam edebilirsiniz:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25050558/

Bu listeye önümüzdeki yıllarda elbette daha bir çok şirket eklenecek ve girişimcileri yine farklı özellikleri ile ön plana çıkmaya devam edecek... Çok yaşa girişimcilik çağı!

Social Network

Dün büyük bir merakla beklediğim bir film olan Social Network - Sosyal Ağ filmini izledim. Genellikle bir önyargım oluşmasın diye, mecbur kalmazssam, filmlerin fragmanlarını izlememeyi ve eleştirilerini okumamayı tercih ediyorum, çünkü çoğunlukla bir çok süpriz anı ve benim o anlardan alacağım zevki yokediyorlar.

Sosyal Ağ filminde de bu şansım oldu. Uzun bir süreden beri sinemaya gitmediğim için bu filmin fragmanına da rastlamamıştım. Bununla birlikte film ile ilgili sahip olduğum tek ön bilgi, posterindeki Mark Zuckerberg'in fotoğrafının üzerinde yazan; "You Don't Get To 500 Million Friends Without Making A Few Enemies" cümlesiydi. İlk okuduğum anda da çok hoşuma giden bu cümle gerçekten filmin bir kelimelik bir özeti olarak alınabilir...

Kendim okumadığım gibi başkalarının okuyarak bir önyargısı oluşmasın diyerek film hakkında yorum yapmayacağım ama sosyal paylaşım siteleri, internetin geçmişi ve geleceği ve elbette Harvard Uni. hakkında biraz da olsa ilgi duyan herkesin bu filmi izlemesini öneririm. Bir de son not: Filmden çıkan bir çok kişi facebook hesaplarını kapatmakla kapatmamak arasında kararsın kalmış bir vaziyette idi (ben de dahil) :-)

Yine de dayanamayıp filmden bir parça izlemek isteyenler aşağıdaya buyursunlar :-)


Social network - It's raining
Yükleyen teasertrailer. - Filmler ve diziler Dailymotion'da

Thursday, October 7, 2010

New Twitter Rocks!

Image representing Twitter as depicted in Crun... Image via CrunchBaseTo be honest, when I decided to start blogging on the internet, I was keeping myself away from both facebook and twitter on purpose. Because I was thinking that both social networking medias were just for getting touch with highschool friends and watching funny videos. Hence, I didn't want to spend my precious time on these medias and wanted to focus on my interests by reading books, following blogs, RSS and similar tools.

Nevertheless, I started to use both medias along the way, not to feel isolated during the conversations :-)
My opinion on facebook hasn't changed too much. I still use it very rarely. However, twitter seems to be a very useful media to me! I am using it frequently... not to tweet my every action and thought, but to follow many valuable people, with whom I cannot be friends physically and virtually. :-)

The most important thing is on selecting your following list carefully and intendfully (!). If you do that it is the most fast, brief and useful way of communication which is available nowadays.
I highly recommend it! You can follow me on twitter here: http://twitter.com/yorgans

Please see the #newtwitter video below.

Sunday, October 3, 2010

Google Project 10 to the 100 Winners

Google’ın 2010 yılı proje yarışmasında bir önceki gönderime konu olan Khan Academy ilk beşe girerek Google’dan 2 milyon dolar destek kazanmış:

We are pleased to announce the winners of Google’s Project 10 to the 100.
Thousands of people from more than 170 countries submitted over 150,000 ideas. From that group, we narrowed it to the final 16 ideas for public vote.

The following five ideas received the most votes and are the winners of Project 10100. Over the past 12 months, we have reviewed concrete proposals to tackle these ideas. We are pleased to give a total of $10 million to five inspiring organizations working on solutions to each of these global challenges:

Idea: Make educational content available online for free

Project funded: The Khan Academy is a non-profit educational organization that provides high-quality, free education to anyone, anywhere via an online library of more than 1,600 teaching videos. We are providing $2 million to support the creation of more courses and to enable the Khan Academy to translate their core library into the world’s most widely spoken languages.

For the rest: http://www.project10tothe100.com/index.html

Khan Academy


BILL GATES'IN KISKANDIĞI ADAM: SALMAN KHAN

Salman Khan tarafından hazırlanan eğitim videoları, sanal eğitim alanında devrim yaratmaya hazırlanıyor. Herkesin dünyanın ilk ücretsiz, herkese açık sanal okulu olmayı hedefleyen Khan Academy'nin yakın takipçileri arasında Bill Gates ve efsane yatırımcı John Doerr gibi isimler var.

Bill Gates, bundan bir süre, Aspen Ideas Festival (Aspen Düşünceler Festivali)'nde, 2 bin kişi karşısında, 33 yaşındaki Salman Khan'ın tüm dünyayı eğitme kararından, sanal eğitimde devrim yaratacak "Khan Academy" girişiminden ve öğretme yeteneğinden bahsederken, "Onu kıskanıyorum" dedi. Gates, bugün Caufield Byers isimli efsanevi girişim sermayesi fonunu yöneten John Doerr gibi, Khan Academy'nin en sıkı takipçileri arasında. Mayıs 2010 itibariyle Khan Academy'nin öğrenci sayısı 200 bine ulaşıyor. Salman Kahn, "Bu sayının 20 milyona çıkmaması için hiçbir neden yok" diyor.

Annesi Hindistan, babası Bangladesh doğumlu olan Salman Khan, New Orleans'da dünyaya geldi. Harvard'da MBA; MIT'de ise matematik, elektrik mühendisliği ve bilgisayar olmak üzere üç ayrı fakülte bitiren Khan, "Bir bilgisayarla tüm dünyayı eğitebilirsiniz" düşüncesi ile yola çıktı ve bugün kendi hazırladığı 1600 eğitim videosu ile tüm dünyayı eğitmeyi hedefliyor. Bir tür açık kaynak projesi olan Khan Academy, aynı zamanda kar amacı gütmeyen bir kurum.

Salman Khan, Khan Academy'nin diğer eğitim kaynaklarından oldukça farklı olduğunu söylüyor. Nedenlerini ise şöyle sıralıyor: "Öğrenciler, bin 600 video arasından seçim yaparak bilmedikleri her şeyi öğrenebilirler. Uzun okumalar yerine, 10-20 dakikalık videolar yoluyla verilen eğitim, hem daha ilgi çekici, hem de daha kalıcı oluyor. Kendim nasıl öğrenmek istediysem, insanlara o şekilde eğitim veriyorum. Okumaları kendi sesimle yapıyorum. Kavramları kendi anladığım gibi tanımlıyorum; yani eğitim bürokrasisi söz konusu değil. Dolayısıyla, beni dinleyenler bunun bir sevgi işi olduğunu anlıyorlar. Gereksiz olan, birkaç hafta sonra unutacakları hiçbir şeyi okumak zorunda kalmıyorlar; çok daha kolay bir şekilde anlayacakları ve keyif alacakları bir içerik sunuyorum. Belli bir müfredat izlemiyorum. Temel kavramları anlayan, müfredat içeriği ne olursa olsun, başarılı olur. Dünyanın tüm ülkelerinin eğitim standartlarına uyum sağlayabilecek videolar hazırlıyorum. Bin 600 videonun tamamını ben hazırladım. Gönüllüler tarafından başka dillere çeviriler yapılıyor. Hedefim bu videoları ölene kadar yapmak ve tüm konuları kapsamak. Videolar, bu vizyonun sadece bir parçası. Videoların kapsadığı tüm konuları işleyen bir yazılım oluşturmayı hedefliyoruz."

En popüler eğitim sitesi

YouTube'da dahil, her yerden ulaşılabilen Khan Academy, internetteki en popüler eğitim sitesi konumunda. Bin 600 ders programına sahip olan site, günde ortalama 70 bin kere ziyaret ediliyor. Bu oran, Harvard ve Stanford üniversitelerini toplam öğrenci sayısının iki katına ulaşıyor. "Sanal okul" olmayı hedefleyen Khan Academy, sınıf, kampus, yönetim yapısı, isim yapmış profesörler gibi unsurları tamamen ortadan kaldırıyor. Öğrencileri sıkan 50 dakikalık monologlara da yer vermiyor. Salman Khan, yüzünün asla görünmediği 10-20 dakikalık videolarda, temel kavramları en anlaşılır şekilde anlatıyor. Matematik (aritmetik, geometri, cebir, trigonometri, istatistik), biyoloji, kimya, fizik derslerinin yanı sıra, Napolyon Savaşları, Pasta Fabrikası Ekonomisi gibi ilgi çekici dersler de mevcut.

Şimdilik para kazanma beklentim yok

Salman Khan'ı diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri de, yaptığı işten para beklentisinin olmaması. "Siteye reklam alabilirdim, fakat mecbur kalmadıkça bunu yapmaya niyetim yok" diyen Khan'ın, yorumları gerçekten ilginç: "Khan Academy kar amacı gütmeyen bir kurum. Hedefim önümüzdeki beş sene boyunca kendi kendini idame ettirebilen bir kurum olmak. Khan Academy'yi para kazanan bir kuruma çevirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Seksen yaşına geldiğimde, dünya genelinde milyarlarca öğrencinin dünya standartlarında eğitime ulaşmalarına yardım etmiş biri olmak istiyorum. Bu ayda 19.95 dolara eğitim vermekten çok daha iyi. Çok güzel bir eşim, tatlı bir oğlum, iki Honda otomobilim ve bir de evim vardır. Bir adam daha ne ister?"

Silikon Vadisi yatırımcılarının gözdesi

Her ne kadar Salman Khan'ın hedefi bu işten milyarlar kazanmak olmasa da, yatırımcılar Khan Academy ile yakından ilgileniyorlar. Bunlardan biri de Silikon Vadisi'nin efsanevi girişim sermayesi fonu Caufield Byers'ın yöneticisi John Doerr. Nitekim bir süre önce Salman Khan PayPal yoluyla 10 bin dolarlık bir bağış aldı. Bağış yapan kişiye e-mail ile teşekküre eden Khan, bu kişinin John Doerr'in eşi Ann Doerr olduğunu öğrendi. Bir araya geldiklerinde, Ann Doerr, bu miktarın bugüne kadar yapılan en büyük bağış olduğunu duyduğunda, 100 bin dolar değerinde yeni bir bağışta daha bulundu.

Haziran ayında ise Kanadalı yatırımcı John McCall Mac Bain 100 bin dolarlık bir bağış yaptı. Khan, bağışların bir milyon dolara ulaşması durumunda, eğitime yönelik bir yazılım gerçekleştirmeyi amaçlıyor. ABD'de eğitime yer yıl 700 milyon dolar harcayan Gates Vakfı da yakında Khan ile bir araya gelmeyi planlıyor.

"Dünyayı eğitmenin daha iyi bir yolu yok" diyenler gelsin

"'Dünyayı eğitmenin ve aydınlatmanın daha iyi bir yolu yok' diyen vakıflar varsa, onlarla ortaklık kurmaya hazırım. Sosyal amaçlı yatırım yapmak isteyen risk sermayedarları ile konuşmaya hazırım" diyen Khan, aslında herkese çağrı yapıyor: "Küresel sınıfta daha aktif bir şekilde katılmak istiyorsanız ve yabancı dil biliyorsanız, videoların çevirilerini yapabilirsiniz. Bir konuda derin bilgiye sahipseniz, bazı videolara içerik hazırlayabilirsiniz. Eğer bir konuda uzmansanız, kendi eğitim videolarınızı hazırlayıp bana gönderebilirsiniz."

Yolculuğa çıkmak için: http://www.khanacademy.org/
http://www.dunya.com/bill-gatesin-kiskandigi-adam-salman-khan_99_99250_yazar.html

Enhanced by Zemanta

I am back!

Sorry for missing for a loong time. It's not that what happens in States, stays in States. :-)

I knew that during the summer period my motivation for blogging would drop a little bit, but believe me, this was not the plan! :-)

Anyhow, I am back now, and try to update my blog as much as possible again. However, please keep in mind that, I am also using twitter for my microblogging needs.

So, you can follow me on twitter as well: http://twitter.com/yorgans
Anyways, nice to see you again!

Cheers
Sinan